Geçtiğimiz günlerde ABD merkezli enerji şirketi Delta Crescent Energy LLC'nin, Suriye'nin kuzeydoğusunda petrol çıkarmak, işlemek ve ticaretini yapmak üzere terör örgütü YPG/PKK güdümündeki SDG ile yaptığı anlaşma her nasılsa bir anda basına yansımıştı. Amerikan basınında çıkan haberlere göre de, terör örgütünün söz konusu şirketle yaptığı anlaşmanın örgüte milyarlarca dolar kaynak sağlayacağı da belirtiliyor.Bu kapsamda Pentagona bağlın Başmüfettişlik, Birleşik Ortak Görev Gücü Doğal Kararlılık Harekatına (Operation Inherent Resolve) ilişkin yeni bir rapor yayımladı.
ABD ve müttefiklerinin terör örgütü DEAŞ'a karşı yürüttüğü harekatın son üç ayında yaşanan gelişmeleri içeren bu raporda, DEAŞ'ın Irak ve Suriye'de saldırılarını artırdığı belirtilirken, raporda, YPG/PKK'nın Rusya ile de iş birliğini artırdığı ifade ediliyor Amerika Savunma Bakanlığının İstihbarat Teşkilatı, YPG/PKK güdümündeki SDG'nin Rusya'nın bölgedeki askeri devriyelerine eşlik ettiğini de bildiriyor. Öte yandan örgütün yerel milis bulma konusunda Ruslara katkı sağlamış olabileceği de ayrıca raporda yer bulduğu açıklanıyor. Söz konusu raporun detayında DEAŞ'ın Irak ve Suriye'de hafif silahlar ve patlayıcılar kullanarak saldırılarını tırmandırmasına rağmen, örgütün eski gücüne yeniden erişmesine ihtimal verilmediği değerlendirmesinde bulunulurken;
İki bini yabancı savaşçı olmak üzere yaklaşık on bin DEAŞ'lı teröristin tutulduğu Haseke'de yer alan Hol Kampında durumun kötüleştiğinin açıklandığı raporda, toplu bir isyan çıkma riskinin göz ardı edilmemesi gerektiğinin altı da çiziliyor.   

                                 *       *        *

Bu arada PKK/PYD ortaklığında SDG adını kullanan terör örgütü YPG/PKK'nın Suriye'nin kuzey doğusundaki mülteci kamplarından çocukları alıkoyarak silah altına almaya devam etmesi konusu söz konusu rapora da yansıdı. Örgütün bu yönde çocukları silah altına almamaya yönelik uluslararası kuruluşlara yaptığı taahhütleri yerine getirmediği, çocukların zorla silah altına alınmaya devam edildiğini de söz konusu raporda ayrıca yer buluyor. Aslında daha önceleri BM Genel Sekreterinin silahlı çatışmalarda çocuklar konusundaki özel temsilcisi Virginia Gamba, geçtiğimiz yıl 29 Haziran 2019'da BM Cenevre Ofisinde bir araya geldiği terör örgütü YPG/ PKK elebaşlarından "Mazlum Abdi" kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile örgütün "bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması için" eylem planına resmi törenle imza atmıştı.Ancak ne var ki, PKK/PYD’nin zamanla örgütsel insan kaynağı eksikliğini tamamlayabilmek için altına imza attığı anlaşmayı bile hiçe saydığı açıkça izleniyor. Buna ek olarak Söz konusu raporda, bölgede bulunan petrol sahalarının korunması için YPG/ PKK'ya sabotajla mücadelele, çevre güvenliği, güvenlik kameraları takibi, taktiksel kontrol noktaları oluşturma gibi eğitimlerin verildiği de ifade edilerek, raporda ayrıca bu eğitimlerden her ay 250 örgüt mensubunun mezun edildiği belirtilirken, YPG/PKK mensuplarına verilen ekipmanların DEAŞ ile mücadele fonundan karşılanması da özellikle dikkat çekiyor.

                                  *       *        *

Sonuç olarak, içinde yaşadığımız bu evrende ABD’nin öteden beri izlediği tüm yaklaşımlarına bakıldığında; geçmişteki kötü bir örneğinin yaşandığı; terör örgütlerinin başka devletler tarafından fonlanmasının, destek veya eğitim verilmesinin ne kadar yanlış politikalar içerdiği ABD’ye yapılan 11 Eylül saldırılarında kendisini göstermiştir. Saldırıyı yapan El-Kaide örgütü, Sovyetler Birliği’ne karşı ABD tarafından desteklenen bir örgüttür. Aynı hatayı Suriye’de PKK-YPG’ye destek vererek yapan ABD’nin gelecekte bu destekten zarar görebileceğini; verdiği silahların bu örgüt tarafından kendisine döndürülebileceğini ya da bu silahların başka terör örgütlerinin eline geçmesiyle de yine zarar görebileceğini tahmin etmek hiç de çok zor değildir. Gerçekte ABD’nin geleceğe yönelik stratejisini zamanla gerçekleştirebilmek adına Terörün uluslararası hale gelmesi, artık hiçbir devletin kendi topraklarında emniyet içerisinde olmadığı anlamına gelmektedir. Artık teröristler birkaç değişik ülkeden gelmekte; eylemleri sınırları aşmakta; değişik ülkeler tarafından desteklenmekte; dünyanın her yerinde etkisi olabilecek eylemlerin altına imza atmakta ve tüm dünyada korku ve endişeye yol açmaktadır. Teröristler, aynı zamanda küreselleşmeyle ve teknolojik gelişmelerle, propaganda malzemesi olarak medyadaki pozisyonunu etkin şekilde sürdürmekte; teknolojik gelişmeleri özellikle eylem biçimlerinde, eylemin taktiksel hazırlanmasının yanı sıra planlanmasında ve icrasında da kullanmaktadır. Hadiseye bu açıdan bakıldığında ABD’nin teröre destek veren anlaşılmaz tutumunu ya değiştirmesi sağlanmalı ya da ABD ile yapılan tüm anlaşmaların mütekabiliyet ilkesine göre yeniden gözden geçirilerek mutlak şekilde çok net karşı duruş sergilenmelidir.