Moody’s Investors Service’nin bu hafta başında yayınladığı son raporda Türk bankacılık sistemi için görünümün, koronavirüs salgınının yol açtığı ekonomik durgunluğun borçluların geri ödeme kapasitelerinde aşınmaya ve sorunlu kredilerde artışa yol açacak olması nedeniyle, negatif olmaya devam ettiğini bildirdi.Bu kapsamda düşen kredi hacimleri ve yüksek takipteki kredi provizyonları nedeniyle Türk bankalarının karlılıklarının baskı altında olmasını bekleyen Moody’s, yerel para biriminin değer kaybına bağlı olarak sermaye sıkıntıları yaşanacağını öngördüklerini de belirtti. Moody’s, ” Kamu Otoritesi’nin aldığı destek tedbirlerinin Türk bankalarının kredi profillerindeki zayıflamayı sadece kısmen telafi edeceğini öngörüyoruz” ifadelerini kullandı. Türk ekonomisinin bu yıl yüzde 5 daralmasını ve gelecek yıl kısmen toparlanarak yüzde 3,5 büyümesini beklediklerini belirten Moody’s, bu GSYH değişim oranlarının bankaların kredi profillerinde bir kötüleşmeye işaret ettiğini savundu. Moody’s, “Ekonomide bu yıl zayıflık genele yaygın. Bununla birlikte KOBİ’lerde ve turizm, taşımacılık ve bunlarla ilişkili sektörlerde yüksek miktarda kredi plasmanı olan bankalar özellikle etkilenecekler” değerlendirmesini de yaptığı görüldü.

                                *       *        *

Bir taraftan zayıflayan ekonomi nedeniyle daha yüksek kredi karşılıkları ayrılacak olmasının ve daha yavaş kredi büyümesinin etkisi ile bankaların karlılıklarının kötüleşeceğini öngören Moody’s, “Sorunlu krediler, 2019 yılındaki yüzde 5’den, 2020 yılında kayda değer şekilde artacak. Uluslararası yatırımcıların risk algılamaları Türk bankaların global borçlanma piyasalarına erişimi sınırlasa da, düşük kredi talebi bunu kısmen telafi edecek” değerlendirmesine bakılırsa; risk halen devam ediyor.Konuyla ilgili olarak geçen hafta, Reuters, Türkiye’nin bu yıl TL’yi desteklemek adına kamu bankaları aracılığıyla yılın ilk 4 ayında rezervlerinden 44 milyar dolar kullandığını duyurmuştu. Habere göre TCMB verilerinden dört bankacının yaptığı hesaplamaya göre 2019 başından Nisan sonuna kadar kullanım 77 milyar dolara ulaştı. Bankacılar nisandan sonra da rezerv kullanımının devam ettiğini mayıs ayı ile birlikte bu yılki döviz satışlarının 50 milyar doları aştığını tahmin ediyor.Bahsi geçen söz konusu rakamlar Ocak-Nisan dönemi için TCMB verilerinden yapılan hesaplamalar; Ocak-Mayıs dönemi ise hesaplamaların yanında tahmin de içeriyor.Diğer taraftan BDDK ise hafta sonunda Varlık Rasyosu hesaplamasını bir kez daha değiştirerek, kredi isteksizliği süren özel bankaları teşvik yoluna gitti. Kamu bankaları ise normalleşme sürecine geçiş ve sosyal hayatın canlanması için dört yeni kredi paketini hayata geçiriyor. Buna göre: Konut desteği kapsamında sıfır ve 1. el konutlar için azami 12 ay ödemesiz dönemli, 15 yıl vade ve aylık yüzde 0.64 faizle finansman sunulacak.

                              *       *        *

Sonuç olarak,bankalarca ikinci el binek araç veya ticari araç satın alacak bireysel/kurumsal müşterilere yüzde 0.82 faiz oranı ile taşıt kredisi imkanı sunulacak. Yerli üretim yapan mobilya, elektronik, beyaz eşya, ev boya-seramik-kapı ve pencere sistemleri, ev tekstil, çeyiz ve bisiklet firmalarıyla anlaşmalar yapılarak, asgari 3 bin TL, azami 30 bin TL kredi tutarı ile 6 ay ödemesiz azami 60 ay vade, aylık yüzde 0.55 faiz oranı ile finansman imkanı tanınacak. Seyahat acentelerinden tatil paketi satın alacak müşterilere 10 bin TL’ye kadar 6 ay ödemesiz 36 ay vadeli uygun şartlarda finansman imkanı verilecek.Hal böyle iken, diğer bir Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu olan CI Ratings, Türkiye’ nin kredi notunu düşürdüğü izlendi. CI Ratings’ten yapılan açıklamaya göre, Türkiye’nin yabancı ve yerel para cinsindne uzun vadeli kredi notları ‘BB-‘den ‘B+’ya çekildi. Yabancı ve yerel para cinsinden kısa vadeli kredi notları ‘B’ olarak teyit edildi. Kredi notlarının görünümü ‘Negatif’ten ‘Durağan’a revize edilirken; CI’nin yaptığı açıklamada, kredi notlarının düşürülmesinin hükümetin genişlemeci politika duruşu ve Kovid-19 salğını sonrasındaki olumsuz dış ortam nedeniyle dış kırılganlıkların kayda değer şekilde artmasını yansıttığını vurguluyor. Özetle finansal kırılganlığın geldiği noktada bu sorun giderilnceye kadar sıkıntı devam edecek gibi gözüküyor.