Bu kapsamda öncelikle okuyucularımıza hatırlatmakta yarar var;   CDS yani risk primi en kısa tanımıyla bir ülkenin hazinesinin veya şirketinin ihraç ettiği borçlanma senetlerini vadesi geldiğin de ödememesi riskine karşılık, yatırımcının satın aldığı bir sigor tadır. Bu sigorta için ödenen para ise CDS primidir.Diğer taraftan İngilizce“Credit Default Swap” kelimelerinin baş harflerinden oluşan CDS, Kredi Temerrüt Takası olarak Türkçeye çevrilmiş tir. Swap, takas ve değiştirme anlamına gelirken, kredi riskinin devredilmesi gibi düşünülebilir. Bu bakış açısıyla da bir sigorta olduğu da söylenebilir. Alacaklı bir kurumun, borcunu herhangi bir şekilde tahsil edememesi durumuna karşı alacaklarını sigorta latması durumudur. CDS satıcıları, riski devralırken; CDS alıcısı riski sigortalatan ve karşılığında prim ödeyen taraftır. Diğer an      lamda ise CDS, yatırımcılar tarafından hükümetlerin veya şirket lerin borçlarını ödememe riskini sigortalamak için kullanılan bir araç. Bu yüzden, CDS hacmindeki ani yükselişler çoğu zaman borç ihraçlarındaki büyük artışları ve artan baskıları işaret edebi liyor. Gelişmekte olan Piyasa İşlemcileri Birliği’nin (EMTA) verilerine göre bu yılın toplam CDS işlemleri geçen yılın üçüncü çeyreğindeki 509 milyar dolara oranla bir nebze düşüş gösterdi. CDS işlemleri 2019 üçüncü çeyrekte 486 milyar dolara ulaştı. Bu rakam yılın ikinci çeyreğinde 364 milyar dolar olmuştu. Çin, Türkiye ve Brezilya, ‘risk sigortası’ olarak da bilinen kredi temer rüt takası (CDS) işlemlerinde toplamda 134 milyar dolarla zirve ye çıkan ülkeler oldu. Çin 50 milyar dolarla ilk sırada,Türkiye 44 milyar dolarla ikinci sırada ve Brezilya 40 milyar dolarla üçüncü sırada yer aldı.

                                   *      *       *

Diğer taraftan New York’ta mukim olan EMTA, CDS işlem ha cimlerindeki değişimlerin nedenleri konusunda bir açıklama yap mazken, işlem hacimlerini tek tek gelişmekte olan ülkeler ve do kuz büyük kamu şirketi için bölümlere ayırdı.Ankette üçüncü çey rekteki en büyük CDS hacmine sahip olan ülke 50 milyar dolar ile Çin oldu. EMTA’nın yaptığı ankete göre üçüncü çeyrekteki en büyük CDS hacmine sahip ülke 50 milyar dolarla Çin oldu. An ket katılımcıları olan Bank of America Merrill Lynch, Barclays, BNP Paribas, Citi, Credit Suisse, Deutsche Bank, Goldman Sac hs, HSBC, ICBC Standard Bank, JPMorgan, Morgan Stanley ve NatWest’in verdiği bilgiye göre Türkiye’nin CDS hacmi 44 mil yar dolar iken, Brezilya’nınki ise 40 milyar dolar oldu. Ankete göre dokuz kamu şirketinden üçüncü çeyrekte en çok CDS hacmi ne sahip olanlar ise yaklaşık 2.3 milyar dolar ile Meksika devleti nin petrol şirketi Pemex ve 1.2 milyar dolar ile Brezilya kamu şir keti Petrobras oldu.Hal böyle iken,CDS risk primindeki değişken    liklerle ilgili ekonomiye olan etkileri analiz edildiğinde; Dış borç/ GSYİH oranı, bir ülkenin ödeme gücünün en önemli makroekono mik göstergelerinden birisidir ve oranın yükselen bir trend izleme si, ülke açısından finansal kırılganlığın arttığına işaret etmektedir. Özellikle, ülke parasının uluslararası para birimlerine karşı aşırı değer kaybettiği durumlarda, bu olumsuz etki oldukça belirgin ha le gelmektedir. Türkiye’de son yıllarda, dış borç/ GSYİH oranın da yukarı yönlü bir artış yaşanmaktadır. 2005, 2010 ve 2015 yıl sonunda 0,34, 0,38 ve 0,46 değerini alan söz konusu oran, 2017 yıl sonunda 0,53 seviyesine yükselmiş ve 2018 2. çeyrek sonu itibariyle 0,52 değerini almıştır. Diğer yandan, 2016-2018 döne minde Türk lirasında özellikle ABD doları ve Euro’ya karşı belir gin bir değer kaybı yaşanmıştır;

                                   *      *       *

Geçmiş yıllardan 2015 yıl sonunda sırasıyla, 2,90 ve 3,20 seviye

lerinde olan ABD doları/Türk lirası kuru ve Euro/Türk lirası kuru 2018 yılında sırasıyla 7,20 ve 8,20 seviyelerini test etmiş; döviz

kurunda Türk lirası aleyhine yaşan değerlenme, dış borçların çevi rilmesine yönelik endişeleri beraberinde getirmiştir. Yüksek dış borç/GSYİH oranı, diğer olumsuz makro-finansal göstergelerle birleşerek, risk priminin ve risk algısının yükselmesine yol açmak ta, bu durum da sermaye girişlerinin azalmasına ve finansal stres in arttığı dönemlerde, sermaye çıkışlarına yol açmaktadır. Özellik le, borcun sürdürülebilirliği konusundaki endişelerin artması,ülke yi uluslararası kurumlar ve yatırımcılar açısından tehlike arz eden bir pozisyona taşıyabilecektir. Bu nedenle, dış borç/GSYİH ora nındaki değişimler ve dış borç yönetimi, ülke siyasi ve para otori teleri açısından büyük önem arzetmektedir.

                                   *      *       *

Sonuç olarak,Türkiye’de artış trendinde olan dış borçların önemli bir özelliği, özel sektörün ve özellikle bankacılık sektörünün dış borçlanmaya başvurması ve sağlanan fonların yurt içine Türk lira sı cinsinden kredi olarak aktarılmasıdır. Bu şekilde, ülkeye giren sermaye girişleri hızlanmakta, krediler ve artan tüketim harcama ları yoluyla, büyüme oranı arttırılmaya çalışılmaktadır. Diğer yan dan, bu durum, büyük bir tehlikeyi de beraberinde getirmektedir. Yukarıda da bahsedildiği üzere, döviz kurunda Türk lirası aleyhi ne yaşanacak değerlenme ile birlikte, borcun Türk lirası cinsinden karşılığı artmakta, bununla beraber, yurt içi kredilerden elde edi len faiz gelirleri ise hali hazırda değer kaybeden Türk lirası cinsin den olmaktadır. döviz kuru uyumsuzluğu, bilançolarda önemli bir risk kaynağıdır.Mevcut durum itibariyle, sözkonusu risk,Türk ban kacılık sektörü için endişe verici görünmemesine rağmen,gelecek dönemde ortaya çıkabilecek sıkıntıların önlenmesi için gerekli adımların atılması, olası likidite problemlerinin minimize edilebil mesi açısından büyük önem arzetmektedir.Bunun için de her kere   sinde de vurgulandığı gibi ihracata yönelik yüksek katma değerli     ileri teknoloji üretimine hızla geçilmesi konusunda Üniversite+sa  nayici+TÜBİTAK işbirliğinin sağlanması yönünde gerekli yapı      sal reformların zaman geçirilmeden gerçekleştirilmesine ihtiyaç     bulunmaktadır.