Geçtiğimiz 2019 yılının öne çıkan kayıpları ve zayıf noktalarına baktığımızda; esas olarak yaşanan mali bozulma ve artan işsizlik oldu. Geçen yılın ilk on ayında, uygulanan tüm teşviklere rağmen ekonomik aktivitedeki zayıf görünümün paralelinde işgücü piya sasındaki bozulma sürmüş, ülke genelindeki işsiz sayısı 4,4 mil yon kişiye ulaşarak işsizlik oranı %13,4 şeklinde kayda geçti. Ülkede genç işsizlik oranı ise %25,3 olarak ölçülürken, yoksul hanehalkı işsiz liğindeki artış da endişe yaratmaktadır. Dolayısıy la istihdam yarat ma sorunu, Türkiye'nin kalkınma sürecinde çö zülmeyi bekleyen öncelikli konu olarak karşımıza çıkıyor.Bu ara da da  geçtiğimiz yıl Eylül ve Ekim aylarında tek haneye kadar gerileyen baz etkisi altındaki enflasyon ekonomideki kazanımlar dan öne çıkanı olmuş, ancak ülke genelinde süren fiyat istikrarı ihtiyacı pek çok sorunun kökenini oluşturmaya da devam etti. Nitekim 2019 için yıllık enflasyon %11,84 le sonlanırken,enflas    yonun yapışkanlaşmaya başladığı izlendi.TCMB nezdinde arka   arkaya gelen faiz indirimleri sonucu da T.C.Merkez Bankası'nın (TCMB) faiz indirimi konusunda manevra alanının artık daraldığı bir görünüm söz konusu.Bunun içindir ki,yatırımcının TL mevdu attan, toplam mevduatın yarısını oluşturan yabancı para mevduatı na kayıyor olması riski, ekonomideki dolarizasyon endişesini sak lı tutmakta olduğu da bilinen bir durum.

                                *       *        *

Böyle bir tabloya rağmen Türkiye ekonomisinde, 2020 - 2022 döneminde ardı ardına %5 oranında büyüme hedeflenmekte oldu   ğu da düşünülürse; üretim ve istihdama duyulan ihtiyaç öne çıkar ken,büyüme konusunda potansiyelin üzerine çıkan ısrarcı politika ların enflasyonist baskı yaratarak makroekonomik görünüm üze rinde meydana getireceği olası etkilerden de dolayısı ile endişe edilmektedir.Oysa mevcut hedefler, önümüzdeki dönemde piya saların ihtiyaç duyduğu ivedi önlemlerin hayata geçirilmesine ve büyümeye katkı sunacak sektörlerin desteklenmesine devam edil mesinin yanı sıra uzun vadeli bir gelecek planlamasını da gerektir diği gibi,normal şartlarda iktisadi parametrelerdeki gelişmelere dikkat edildiğinde bu yıl ile sonraki iki yıl için %5’in çok altında bir reel büyümeya işaret ettiği izlenmektedir.Çünkü göründüğü    kadarıyla ekonomide toparlanma sinyallerinin kalıcı bir canlılığa ve sürdürülebilir büyümeye dönüşüp dönüşemeyeceği sorusuna halen yanıt aranmakta olduğu gerçeğini de dikkate almamız ge   rekiyor.Bu meyanda süregelen finansal kırılganlık üzerinde de durmak gerekirse; bilindiği gibi Uluslararası Kredi Derecelendir   me Kuruluşu Fitch,Türkiye için kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin üç kademe altında "BB-", görünümünü ise durağan olarak belirlemişti.Mamafih Türkiye’nin CDS Risk Priminin en    son 236,68 olduğu da olaya dahil edildiğinde ancak yüksek faiz   le Yurt dışından borç para alması söz konusu olabileceğinden;   sıkıntı halen devam etmektedir.Alternatif olarak tek çözüm ayıra     bileceğimiz kaynakları sefeber ederek yüksek katma değerli ileri     teknoloji üretiminde her halükârda bir sayfa açmamız artık zorun    lu hale gelmiştir.

                                *       *        *

Öte yandan da işsizlik olgusu yönünden gelinen son noktada; kısa     vadeli önlemlerin işsizlik artışını önlemede yeterli olamadığı eko    nominin artık istihdam üretemez hale geldiği izlenmektedir.Nite kimTÜİK verilerine göre; Türkiye genelinde işsiz sayısı, 2019 yı lı Ekim ayında 4 milyon 396 bin olmuştur. İşsizlik oranı 1,8 puan lık artış ile %13,8 seviyesinde gerçekleşmiştir.Aynı dönemde ta rım dışı işsizlik oranı 2,1 puanlık artış ile %15,8 olarak tahmin edilirken, genç nüfusta işsizlik oranı 3 puanlık artış ile %25,3 ol muştur. İşgücü bu dönemde 82 bin kişi artarken işgücüne katılma oranı 0,7 puan düşerek %53 olarak gerçekleşmiştir. Ekim ayında ekonomik faaliyete göre istihdam edilenlerin sayısı yıllık bazda 527 bin azalırken, işsiz sayısı 608 bin yükselmiştir. İstihdamın en fazla azaldığı sektör 305 bin kişi ile inşaat ve arttığı tek sektör de 78 bin kişi ile hizmetler sektörü olmuştur.nya Bankası, Kasım 2019 tarihli Türkiye raporunda iş kaybının en fazla yaşandığı inşa at ve tarım sektörlerinde istihdam edilen daha yoksul hane halkla rının, işsizlik artışından en fazla etkilenenler olduğuna dikkat çek mesi de olayın ciddiyetini ortaya koymaktadır.
                                       *       *        *

Sonuç olarak,aynı zamanda Tüketici Güven Endeksi, geçen yılın son ayında %1,9 gerileyerek 58,8 olmuştur. Hesaplandığı günden bu yana en düşük seviyesine gerileyen endekste gelecek on iki ay lık döneme ilişkin TÜFE değişimi ile otomobil satın alma ihtima line ilişkin beklentilerde bozulma, dayanıklı tüketim malı satın al ma ve tasarruf etme uygunluğunda ise artış izlenmiştir.Aslında ik    tisadi verilerdeki istikrarın orta ve uzun vadede düzeltilebilmesi    için öncelikle özkaynak yönetiminin israftan uzak bir şekilde di    sipline edilerek; yabancı sermayeyi Yurt içine çekebilecek şekil     de güven telkin edebilecek noktaya gelinebilmesi adına  yeniden fabrika ayarlarına dönmek suretiyle parlamenter demokratik yaşa ma fiilen dönüş olabilecek tarzda en çabuk şekilde geçilmesi zo runlu bulunmaktadır.Bunun dışında Ekonomide toplu mun her kesimi için gerçek anlamda bir fiyat istikrarının yakalan ması ihtiyacı sürmekte,Türkiye'nin pek çok sorunun altında yatan yük sek enflasyonla mücadele konusunda önümüzdeki dönem sür düreceği kararlılık büyük önem taşımaktadır.2019 yıl sonu enf lasyonunda (%11,8) hedef tutturulurken, 2020 yılı için ortaya ko nan %8,5 (yüksek tek hane) hedefi dünya ortalamasının oldukça üzerine işaret etmektedir. Enflasyonda kalıcı ve düşük bir seviye nin yakalanmasında başta döviz kurundaki gelişmeler olmak üze re, jeopolitik risklerin etkisiyle artış eğilimindeki enerji fiyatların daki seyir ile iç talepteki canlanma önem taşıyacaktır.