Son gelinen noktada Türkiye ile ABD arasında 'güvenli bölge' görüşmeleri halen devam ederken, bölgedeki teröristlere tırlar dolusu silah gönderen ABD farklı terör gruplarıyla da toplantılar düzenliyor. İçişleri Bakanı Soylu'nun "MLKP  ile Amerikalılar görüştü. Ne görüştüklerini de biliyoruz" açıklamasını değerlendiren eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı İsmail Hakkı Pekin, "PKK bitti. ABD kullanabileceği yeni bir maşa arayışında.Önü müzdeki dönemde Türkiye'de bombalı saldırılar olabilir" açıkla     ması üzerinde önemle durulması gereken bir konu. Suriye'nin kuzeyinde oluşturulacak Güvenli Bölge için Türkiye ile ABD arasındaki görüşmeler devam ediyor. Her iki ülkeden de 'görüş meler olumlu' açıklamaları yapılsa da henüz sınır ötesi operasyon la ilgili merak edilen sorular ise tam yanıtını bulmadı. Bu kapsam    da bir taraftan da ABD’nin sene başından bu yana PKK/PYD terör örgütüne yaptığı silah yardımı ise 2060 TIR’lık boyuta kadar ulaş  tı. Aslında ABD terör örgütü PKK/PYD'ye silah desteğine 2014'te başladı. İlk olarak havadan silah yardımı denendi ancak silahların büyük bölümü bölgedeki bir diğer terör örgütü olan DEAŞ'ın eline geçti. Ardından Irak üzerinden silah sevkiyatı başlatıldı. Şimdiye kadar Irak üzerinden böylece tam 23 bin tır dolusu silah YPG/ PKK'ya ulaştırılmış oldu. İçinde zırhlı taşıyıcılar, anti-tank füzeleri ve roketatarlar bulunan binlerce tır silah bölgede dağıldı ise de ancak YPG/PKK silahları gelir kapısı haline getirdi.Silahların birçoğu da YPG/PKK eliyle terör örgütü DEAŞ’a satıldığı da    yine alınan bilgiler arasında.

                                        *      *       *

Hal böyle iken, Bölgedeki PYD-PKK unsurlarıyla organik bağı defalarca ortaya çıkan ABD'nin çok ilginçtir ki farklı terör örgüt leriyle de dirsek temasında olduğu gerçeği karşısında; İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun, "14 gün önce Suriye'nin bir tarafında bizim kırsalda bitirdiğimiz MLKP (Marksist-Leninist Komünist Parti) ile Amerikalılar görüştü. Ne görüştüklerini de biliyoruz." açıklaması gözleri bir kez daha ABD'nin teröristlerle iş birliğine çevirdi. Bu çerçevede eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı İsmail Hakkı Pekin, Yenisafak.com'a yaptığı açıklamada, ABD'nin bu temasının ne anlama geldiğini değerlendirirken;"Türkiye, son dönemlerde attığı adımlarla PKK'nın belini büktü. ABD kendine istediği gibi kullanabileceği bir aparat arıyor" diyen Pe kin;"ABD, kullanabileceği tüm örgütlerle görüşebilen bir ülke. Bu görüşme de onlardan biri. PKK son dönemlerde sahada çok ciddi darbe aldı. ABD'nin yeni süreçte onları devreden çıkarıp MLKP'yi sahaya sürmek niyetinde olabilir. Önümüzdeki dönemde Türkiye'de legal görünümlü kliklerin karıştığı bombalama faaliyetleri yaşanabi lir."sözleri yanı sıra;” ABD bu görüşmeyle Türkiye'yi tehdit edi yor” açıklamasına vurgu yaparak,

*ABD'nin bu görüşmeyi 'açıktan' yapmasının da kendi içinde bir anlam taşıyabileceğine vurgu yaparak, "Bunu bilerek duyulacak şekilde yaptılar. Türkiye'ye 'Terör örgütleriyle görüşüyorum' diyerek aslında bir nevi tehdit mesajı yollamış oluyorlar"

*Soylu'nun yanıtının da kendi içinde bir anlamı olduğuna işaret eden Pekin’in,"Türkiye de bu adıma karşılık 'Toplantınızı biliyoruz. Aldığınız kararı da. Atacağınız adımları engelleriz' diyor Soylu'nun bu sözleriyle; şeklindeki konuşmasına devamla Pekin’in "Özellikle Hatay bölgesinde kandırılmış çocukların sayısı hayli fazla" uyarısında bulunması da olayın bir başka yönü.

                                        *      *       *

Diğer taraftan da Türkiye’deki son uygulamaya göre çok açıktır ki kurumsal karar sürecinin ortadan kalkmış olması, tek bir noktadan gelecek talimatın beklenmesi yani sistemsizlik, krizlerin kişilere emanet edilmesi devletin kurumlarının ve sorumlu makamların olaylara tepki ve karşılık vermesini de geciktiriyor veya engelliyor. Bu durum sonradan da  Ülkeyi açmaza sürüklüyor. Örneğin, Rum Yönetiminin terör örgütü PKK ile birlikte 4 Temmuz'da, Güney Lefkoşa'da düzenlediği panelde yapılan konuşma lar ortaya çıktı.Bunlar medyaya geç yansıyabilir ama devletin istihbarat   ve dışişleri birimleri bunları anında tespit edip deşifre etmeli ve gereken yanıtı verebilmeliydi. Diğer bir örnek ise ABD ile varılan mutabakatın     en somut sonucu Şanlıurfa'da kurulacak müşterek harekat merkezi. Görüntüde sanki her şey iyi ama gelin görün ki harekat merkezinin neye hizmet edeceği daha şimdiden tartışmalı. Türk tarafı tesis edilecek harekat merkeziyle Fırat doğusunda kurulacak 32 km derinliğinde bir alanının güvenli bölge olacağını, buradaki PKK/YPG'nin bölge dışına çıkarılacağı nı, silahlarına el konulacağını, bölgenin kontrolünün Türkiye'de olacağını iddia ediyor. Talepleri de bu yönde. ABD tarafından bu konuda en net açıklama Şanlıurfa'ya gelen USEUCOM komutan yardımcısı Korgeneralin ziyaretine ilişkin olarak USEUCOM'dan yapılan açıklama. Açıklamanın tercümesi aynen şöyle: "Devam eden müzakereler, geçtiğimiz hafta Ankara'da düzenlenen ve Türkiye'nin güvenlik endişeleri, IŞİD'in yeniden birleşmesini önlemek için Suriye'nin kuzeydoğusunda güvenliği sağlama ve Koalisyon ve ortaklarımızın IŞİD'in tamamen bozguna uğratma başarısına odaklanmasını sağlama konularına değinen askeri görüşmelerin hemen ardından gerçekleştirildi. Müşterek harekat merkezi bu çaba için planlama ve bilgi vermeyi sürdürecektir."

                                              *      *       *

Sonuç olarak, kurulacak harekat merkezi Türkiye'nin sınır güvenliği ve Suriye kuzey doğusunda görünürde IŞİD'le mücadele hedeflidir.O kadar.

Harekat merkezinin amacına ilişkin olarak Türkiye ile ABD'den gelen açıklamalarda bir örtüşme görüyor musunuz? Hayır. ABD açıklamasında PKK-YPG-SDG'den hiç tek kelime bahsedilmemesi, uzaktan yakından ima bile edilmemesi dikkat çok çekici.Böyle olunca da güvenli bölgenin kim için bir güvenli bölge olacağı deşifre edilmiş oluyor. Bu durum, ortak hedefler ve tehditler konusunda mutabakat olmadan müşterek harekat merkezi kurmakla ABD'nin Türkiye'yi bir kez daha kandırdığının ve Fırat doğusunda kendi hedefleri doğrultusunda Türkiye'yi alet ettiğinin açık ilanı dır.Batı Avrupa Komutanlığının açıklaması da bunun resmen duyurusu dur.Tabi burada sadece ABD'yi suçlamakla, kandırıldık denilerek bu vahim gelişmeden kurtulmak da mümkün değil. Bunca uyarılara rağmen iktidarın bir ABD-PKK planı olan güvenli bölge uygulamasını hayata geçirmek için ABD ile mutabık kalmayı başarı olarak sunması ve körü körüne ısrar etmesi anlaşılamamaktadır. Devletin de bu oyunu görememesi de skandal dır. Güvenli bölge uygulaması bu haliyle, BM'nin yanında Uluslararası Kriz Grubu gibi STK'ların raporlarında resmen özerk yerel yönetim olarak tanımladıkları, ABD ve AB'nin siyasi ve askeri olarak tanıdığı PYD/YPG özerk devletçiğinin yeni Suriye anayasasında resmileştirmesinin önünü açacaktır. Bu da büyük Kürdistan projesinin ikinci parçasının kurulmasıdır. Hazır yol yakınken bir an önce bu konuda Türkiye ile Suriye’nin bir masa ya oturarak anlaşma zemini aramak suretiyle ABD’nin Türkiye’yi aradan çıkarma planı formülü bozulmalıdır. Yoksa çok geç olabilir.