Global anlamda gittikçe önem kazanan kovid-19 koronovirüs pandemik vakalarının seyrinin değişkenliğini koruduğu günümüz şartlarında Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) Türkiye ekonomisinin corona virüsü nedeniyle 2020’de yüzde 4.8, salgında ikinci dalga olması halinde ise yüzde 8.1 daralacağını öngörmesi gelen bilgiler arasında yer alıyor. OECD en son güncellediği projeksiyonunda, 2021 yılı özelinde, salgında ikinci dalga olmaması halinde Türkiye’nin yüzde 4.3 büyümesini, ikinci dalga olması halinde ise yüzde 2 büyümesinin beklendiğini açıklaması da alınan bilgiler arasında.Bu arada küresel ekonominin bu yıl % 6 oranında daralmasını bekleyen OECD, salgında ikinci dalga durumunda ise bu daralmanın yüzde 7.6’ya ulaşacağını da öngörüyor. Bu kapsamda daha önce de Dünya Bankası, Türkiye için corona virüs öncesinde yüzde 3 olarak açıkladığı 2020 büyüme tahminini nisanda yüzde 0.5’e çekmiş, dün de bu oranı yüzde 3.8 daralma olarak revize etmişti. Hal böyle iken, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın ise yılın büyümeyle kapatılacağı görüşünü muhafaza ettiği izleniyor.

                                  *       *        *

Mamafih küresel bazdaki tablo görünüşe göre pek iç açıcı değil. Geçen zaman süreci Covid-19’un ekonomilere verdiği zararı netleştirirken, geleceği de belirsizleştiriyor diyemeyiz artık. Çünkü, ABD başta bir çok ülkede ikinci dalga salgın riski var. Bu risklerdeki kritik gelişmelerin kovid-19  koronovirüs pandemisi yönünden tüm beklentileri tersine çevirdiği de alenen izlenen bir durum. Diğer taraftan da ABD’de Michigan Üniversitesi Tüketici Güveni Haziran’da 78.9’a yükseldi, endeks önceki ay 72.3 olmuştu. Beklenti endeksin 75 değerini almasıydı. Cari koşullar endeksi 82.3’ten 87.8’e çıktı. Beklentiler endeksi de geçen ayki 65.9’dan 73.1’e yükseldi. Raporda bu toparlanmanın istihdamda artış beklentisine bağlı olduğu, tüketicilerin Michigan anket tarihinde hiç olmadığı kadar işsizlik oranında düşüş beklediği belirtiliyor. Bu artış bir perspektife oturtulursa; gerek Conference Board, gerekse Reuters-Michigan Üniversite’sinin anketleri Covid-19 salgınından önce 100’ün üstünde değerlere erişmişti. Haziran’da gözlenen tüketici güveninde canlanma ise, aslında tüketicilerin Mayıs’a nazaran daha az kötümser oldukları anlamını taşıyor.

                                       *       *        *

Bu arada Çin ekonomisi de bir türlü toparlanamıyor. Hafta içinde açıklananan Yİ-ÜFE yıldan yıla %3.7 gerileme sergilerken, Şubat’tan bu yana da geriliyor. Çin’in TÜFE’si ise aynı ayda Nisan’da %3.3’ten %2.4’e geriledi. Global Source Partners Brezilya uzmanlarına göre, salgından harabeye dönen Latin Amerika devinin milli geliri bu yıl %7.5 oranında daralabilir. Ekip, gelecek sene %2.5 büyüme bekliyor. Global Source Partners Meksika uzmanlarına göre, 2Ç2020’de resesyon resmen başlayacak. Temel tüketim maddelerinin enflasyonu yükselirken, ülkede Covid-19 vakaları da hızla artıyor. GSP bu sene GSYİH’nin %9 oranında daralmasını bekliyor. Deflasyondan bir türlü kurtulamayan dünyanın 3 numaralı ekonomisinde resesyon da başgösterdi. 1Ç2020 GSYİH %2.3 daralırken, Reuters’e demeç veren uzmanlar toparlanmın çok uzun zaman alacağını kaydettiler.

                                 *       *        *

Sonuç olarak, küresel anlamda ve geniş perspektifte gerçekçi bir değerlendirme yapmak gerekirse; şirketlerin genel üretim maliyetleri sosyal mesafe kurallarına uyum nedeniyle biraz yükseldi. Söz konusu Şirketler ilerleyen günlerde genişleme yatırımları yerine, bilançolarını tamir edecek ve krizin yeniden tekrarlanması durumunda operasyonların sürmesini sağlayacak mali tedbirler arayışında. Bazı sektörlerde kalıcı bir konsolidasyon ise kaçınılmaz. Tedarik zincirlerinin yeniden düzenlenmesi gerekiyor. Bu çaba da maliyetleri yükseltici nitelik taşıdığı gibi, yeni yapılacak yatırımlar da gerektirebilir. Hisse senedi yatırımcıları açısından olaya bakıldığında temettü oranlarının sürdürülemeyeceğinin iyi bilinmesi lazım. Ek olarak, özellikle Wall Street’te ralliyi uzun yıllardır besleyen hisse senedi geri alımlarının da sıkı bir kamu denetimine girmesi söz konusu. CovId-19 salgını, hükümetlerin tüm çabalarına rağmen dünya genelinde 1870'lerden bu yana görülmemiş küresel ekonomik çöküşe yol açtı. 'Küresel Ekonomik Görünüm' raporunu hazırlayan Dünya Bankası, küresel ekonominin bu yıl yüzde 5,2 küçülerek son 80 yılın en kötü resesyonunun yaşanacağını öngördü. Krizin boyutu, etkileri ve sıkıntıdaki ülke sayısı göz önüne alındığında ise bu gidişatın son 150 yılın en kötü resesyonu olması da bekleniyor. Dünya Bankası'nın konuya ilişkin raporunda, salgında olası ikinci dalganın toparlanma sürecine darbe vurup 'iflas dalgası'yla dolu finansal krize zemin hazırlayabileceğine de değinildi. Rapora göre en kötü senaryoda küresel ekonominin yüzde 8 oranında daralması söz konusu olduğu da alınan bilgiler arasında yer alıyor