Türkiye İstatistik Kurumu tarafından en son açıklanan %8,55 oranındaki Ekim/2019 Ayı enflasyon rakamı üzerinde tartışma         lar devam ederken; Reuters anketine göre baz etkisinin ortadan kalkmasıyla Kasım ve Aralık'ta yıllık enflasyonun tekrar çift ha  neye gelmesi ve TÜFE'nin yılı %12.3 seviyesinde tamamlaması bekleniyor.Belli ki enflasyon rakamının aylar sonra tek haneye    düşmesi Hükümet Otoritesini biraz olsun heyecanlandırmış olsa        da mamafih ekonomistler “en iyisini geride kaldığı” hususunda   hem fikir. Kasım rakamları ile birlikte TÜFE yeniden yükselişe geçecek.Bu kapsamda geliştirilen yıl sonu enflasyon öngörüleri         ne göz atıldığında;”İş Bank Ekonomik Araştırmalar:rakam ver memekle birlikte, Kasım ayından itibaren TÜFE yükselerek, yıl sonunda çift haneleri göreceği belirtiliyor.Bu yönde Ünlü Ekono      mistlerden Mahfi Eğilmez: “Son 2 ayda enflasyon 1’er puan gelse 2019’da yılsonu enflasyonu kabaca yüzde 11,60 olur.”şeklindeki        öngörüsüyle yıl sonu enflasyon rakamına tahmin getiriyor.Ekono mist Gizem Öztok Altınsaç:2019 yılını muhtemelen %12 civarı     bir yıllık enflasyon ile tamamlıyoruz. 2020 ilk yarıda ise enflas    yon çift hane seyredebilir ardından ikinci yarıdan sonra tek hane     ye düşüp 2020’yi %9 enflasyon ile tamamlamamız olası.”derken     biraz daha iyimser bir tahmin yürütüyor.

                              *        *         *

Bu yıl sonu itibarıyla enflasyon öngörüsünde bulunan Şeker Yatı   rım ise:2020 tahmini yok. Sene sonu için enflasyonu %12-13 ora  nında bekliyor.Yatırım Finansman: TÜFE seneyi %12 civarında tamamlar, 2020’de yüksek tek hanelerde dalgalanır.yorumunda bulunarak, önümüzdeki yıl için enflasyon rakamının yükseleceği    ne işaret ediyor.Bu kapsamda HSBC Türkiye ise:Enflasyonun  Aralık ‘ta seneyi %12.5 civarında tahmin ediyoruz. 2020’nin ilk çeyre ğinde enflasyonun %13’ün üzerinde seyredebileceğini ve ikinci çeyrekten itibaren kademeli olarak düşerek gelecek yılı %11.5 seviyesinde bitirebileceğini öngörüyoruz.”diyor.Goldman Sachs    ise yıl sonunda enflasyonun % 11 olacağını, uzun vadede de %10 civarında stabilize olacağını öngördü. Kevin Daly öncülü ğündeki ekonomistler Lira’daki istikrarlı hareketlerin enflasyonu % 8’lere belirterek dahi itebileceğini ancak risklerin de yukarı yön lü olduğu değerlendirmesinde bulunuyor. Bu yönde risklerin yu karı yönlü olduğunu da Hükümet yetkililerinin önceliğinin dez  enflasyondan ziyade büyüme olduğunu belirten kurum“ enflasyo nun baz etkileri ortadan kalktığında yeniden yükselmeye başlamasını bekleriz” ön görüsünde bulunuyor.

                              *        *         *

Yıl sonu enflasyonu için öngörüde bulunan ekonomistlerin tama      mının yorumları derlenip toparlandığında; enflasyon oranı rakamı       nı düşürme pahasına kağıt üzerinde uygulanan makyajlama yönte  mi reel şartlarla bağdaşmadığı gibi iktisadi sorunları üstü kapalı da ha da ağırlaştırırken içinden çıkılmaz hale getirmesi de kaçınılmaz olmaktadır.Çünkü mevcut risklerin yukarı yönlü oluşu yanında gele cekle ilgili belirsizliklerin de aynı şekilde paralellik oluşturması iyimser havayı da bozuyor.Hal böyle iken,bütçe açığı ile borçlan madaki artışlar da dikkate alındığında; Teorik yaklaşımların ortak özelliği, borçlanma ve enflasyonun birbirini etkilediği konusunda hemfikir olunması dır.Bu etkileşimin nasıl gerçekleş tiği konusunda ise ağırlıkta olan görüş, her iki borçlanma türünün enflasyonist etkiye sahip olduğu yönündedir. Kısaca, borçlanma nın enflasyon oranını artırıcı etki ye sahip olduğu görüşü hakim görüştür. Bunun yanında borçlan manın bazı safhalarının deflas yonist etkiye sahip olduğu konusun da da fikirler mevcuttur. Borçlanmanın enflasyonist etkisi incelenirken borç stokundaki artış sonucu faiz-borç sarmalı, merkez bankasından borçlanma ve bunun sonucunda para basma ve üretim maliyetlerini artırıcı etki leriyle karşılaşılmaktadır. O halde borç lanmanın diğer olumsuz etkileri ile birlikte enflasyonist etkisi dolayısıyla olağan finansman türü olarak değil olağanüstü bir finans man türü olarak algılanması ve ekonomik karar alıcıların her fırsatta borçlanmaya başvurmamaları gerekmektedir.

                                      *        *         *

Sonuç olarak, borçlanma ancak zorunlu hallerde son finansman seçeneği olarak kullanılmalıdır. Bu zorunlu haller ise klasiklerin belirttiği gibi büyük miktarlı yatırımlar, doğal afetler ve savaşla rın finansmanı olmalıdır. Bütçe açıklarının finansmanında kullanı lan borçlanma ise süreklilik göstermemelidir. Bunun yanında Taksitli ticari krediler ve kurumsal kredi kartları kredi kullanım oranı nın ÜFE enflasyon oranının volatilitesi üzerinde negatif ve anlamlı bir etkisinin olduğu ve tüketici kredi kullanım oranının ÜFE enflasyon oranının volatilitesi üzerinde negatif ve anlamlı olarak, yapısal kırılmaların da ÜFE enflasyon oranının volatilitesini pozitif yönde anlamlı olarak etkilediğinin görülmesiyle; tüketici fiyat enflasyonu (TÜFE) yi de olumsuz olarak artış yönünde etkileyeceğinden, özel likle ekonominin lokomotifi olarak algılanan inşaat sektörüne hare ketlilik getirmek üzere yapılan kredi uygulamaları için dikkatli ol makta yarar bulunmaktadır.Diğer taraftan da kredi kartı kullanımı nın artması ve ticari kredilerin genişlemesi ile enflasyon arasında negatif yönlü bir ilişkinin varlığı yönündeki bul gular kısa dönemde politika yapıcılar için olumlu görünse de ekonominin potansiyelinin üzerinde büyümesine yol açan aşırı kredi genişlemeleri kaçınılmaz olarak kur-para veya faiz şoklarına ne den olarak kredi şoklarını te tiklemektedir.Bu durum ekonomik daralmanın uzun sürmesine veya enflasyonun atalet kazanmasına yol açabilmektedir.