Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) 2019 yılı sağlık raporuna göre, üye ülkeler içinde mili gelir den sağlık harcamalarına giden pay açısından Türkiye son sırada geliyor. OECD raporuna göre, Türkiye’de Gayri Safi Yurt İçi Milli Hasıla’nın (GSYİMH) yüzde 4,2’si sağlık hizmetlerine harcanıyor. OECD’de sağlık harcamalarına en fazla kayrak ayıran ülke yüzde 16,9 ile ABD oldu. Bu ülkeyi, yüzde 12,2 ile İsviçre, yüzde 11,2 ile Fransa izliyor.Bilindiği gibi Sağlık harcamaları nın ve sağlık göstergelerinin genel tasarruf eğilimini arttırıcı etkisi olduğu, dolayısıyla yatırımlar ve tasarruf lar arasındaki açığı kapatacak bir nitelik taşıdığı da son dönemlerde incelenen konular arasındadır. Bu arada en temel sağlık göstergelerinden biri olarak kabul edilen yaşam beklentisindeki artışın toplumdaki tasarruf eği limlerini de arttıracağı öne sürülmektedir.Bu kapsamda   Türkiye görece genç nüfus yapısına sahip olsa da orta vadede nüfus önemli bir yaşlanma sürecine girmiştir. Türkiye nüfusundaki bağımlılık oranı gelişmiş ülkeler ile karşılaştırıldığında Türkiye’nin görece genç bir nü fus yapısına sahip olduğu bilinmektedir. Ancak uzun dönemli nüfus projeksiyonları bu oranın uzun dönemde artış sürecine gireceğini ve Türkiye nüfusunun bir yaş lanma sürecine gireceğini ortaya koymaktadır. Özellikle 2020 yılından sonra Türkiye’deki bağımlılık oranı art maya başlayacak bu da Sosyal Güvenlik Sistemi ve Sağ lık Sistemi üzerindeki yükün artması anlamına gelecek tir.

                       *      *       *

Hadiseye geniş bir yalpazede bakıldığında Türkiye nüfu su görece genç olmasına karşılık düşük eğitim ve gelir seviyesine sahiptir.Ülkemizin eğitim düzeyi OECD ülke lerinin birçoğunun oldukça gerisinde kalmaktadır. Kişi başına düşen gelir seviyesi açısından da Türkiye’nin ge liri OECD içerisinde yine en düşük gelir seviyesine sa hip ülkelerden biri olduğu da değerlendiğinde sağlık po litikaları tasarlanırken bu yapı mutlaka göz önünde tutul malıdır. Türkiye’deki genç nüfus yapısı nedeniyle günü müzde gözlenen kişi başı sağlık harcamaları görece dü şük olabilecektir ancak bu nüfusun yaşlanma sürecine girecek olması özellikle sağlık harcamalarının gelecekte bugün Avrupa ülkelerindeki olduğu düzeylere erişmesi ni hatta bu düzeyleri geçmesini beraberinde getirebile cektir. Ayrıca sağlıksız bir nüfus yapısı ileri yaşlarda çalışabilir nüfusun düşmesine neden olacak ve ülke eko nomisine olumsuz etki yapacaktır.Bu gelişmeleri önle menin yolu ise doğru sağlık politikalarının günümüzde zamanında uygulayarak uzun dönemdeki oluşabilecek yüksek hastalık yükü riskini olabilecek en düşük mini muma indirmek başlıca hedcef olmalıdır.

                       *      *       *

Hal böyle iken düşük eğitim seviyesi nedeniyle bireyle rin doğrudan kendileri için doğru sağlık hizmeti talebin de bulunmaları ve düşük gelir seviyesi nedeniyle de bu hizmetleri kendi ceplerinden karşılamaları mümkün gö rünmemektedir. Özellikle bu durumdaki bireylerden has talıkların tedavisini kolaylaştıracak erken tanı ve tarama faaliyetlerine talep göstermelerini beklememek gerek mektedir. Bu sağlık hizmetlerinin kişiye ekstra maliyet getireceği durumlarda düşük gelir seviyesine sahip bi reylerin bu hizmete olan talebi çok kısıtlı kalacaktır.Bu nedenlerle sağlık politikaları tasarlanırken uzun dönem de faydayı maksimuma çıkarmak için mutlaka nüfusu en yüksek düzeyde kapsayan ve yönlendirici sağlık poli tikalarına ihtiyaç bulunmaktadır.

                              *      *       *

Sonuç olarak, Türkiye sağlık durumu açısından ilerleme

kaydetse de halâ önemli düzeyde iyileşmeye ihtiyaç var dır.Türkiye özellikle temel göstergeler açısından iyileş meler sağlamıştır ancak bu düzey hala gelişmiş ülkele rin oldukça gerisindedir. Özellikle düşük yaşam beklen tisine neden olan bazı hastalık gruplarında önemli yo ğunlaşma lar görülmektedir ve bu alanlarda yapılacak iyileşmeler hastalık yükünün uzun dönemde azaltılması açısından önemli kazançlar sağlayabilecektir.Ayrıca Türkiye içinde ki risk faktörlerinin yapısı incelendiğin de risk faktörleri nin düzeyi ile ölüme neden hastalıklar arasında yakın iliş ki olduğu görülmektedir. Türkiye hastalık Yükü çalışma sı sonucu ortaya çıkarılan risk faktörlerinin hastalık yüküne katkısına bakıldığında özellikle Hipertansiyon’un en başta geldiği bunları da sigara ve alkolün izlediği görülmektedir. Bilindiği üzere Hipertansiyon Kardiyovasküler hastalıkların, sigara ise Akciğer kanserinin önemli nedenleri arasındadır. Yuka rıda belirtildiği gibi bahsi geçen bu iki hastalık ise Türki ye’de ölüme en fazla yol açan iki hastalık türüdür. Bu sebeple bu hastalıklara karşı geliştirilecek politikalarda risk faktörlerinin de göz önünde bulundurulması gerek mektedir.

KAYNAK:2109 Yılı Sağlık Raporu (OECD)