KESK Zonguldak Şubeler Platformu, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın, Ayasofya'nın cami olarak ibadete açıldığı gün cuma hutbesinde sarf ettiği sözleri protesto etti.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, 24 Temmuz 2020 tarihinde Ayasofya’daki cuma hutbesinde, “Fatih Sultan Mehmet Han burayı kıyamete kadar cami olarak kalması için vakfetmiştir. Vakfedenin şartını çiğneyen lanete uğrar” ifadeleri ile Atatürk’ün hedef aldığını iddia eden KESK Zonguldak Şubeler Platformu, “Ayasofya büyük bir gösterişle ibadete açılarak; Cumhuriyete, Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e ve devrimlerine meydan okunmuştur” dedi.

Madenci Anıtı önünde konu hakkında yapılacak olan basın açıklamasına polis izin vermeyince açıklama KESK toplantı salonunda gerçekleştirildi.

KESK Zonguldak Şubeler Platformu adına basın açıklaması yapan KESK Zonguldak Dönem Sözcüsü Vacit Esen, şunları söyledi:

ATATÜRK’Ü LANETLEYEN ERBAŞ’I PROTESTO EDİYORUZ

“Diyanet İşleri Başkanının cumhuriyeti ve cumhuriyetin kurucu önderi Atatürk’ü lanetleyen, onu aşağılayan, cumhuriyetin ilerici kazanımlarını yok etmek için açıklamada bulunan Sayın Erbaş’ı protesto etmek için alanlara çıkmak istedik. Konu hakkında madenci anıtında yapacağımız basın açıklamamız İçişleri Bakanlığının Zonguldak Valiliğine veya valilikler göndermiş olduğu genelge kapsamında yasaklanmıştır. Emek ve demokrasi güçlerinin alanlarda haykırması yasaklanmıştır. Hiçbir demokratik tepkiye tahammülü olmayan bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız.

ALİ ERBAŞ, ÜLKEMİZDE KAOS YARATACAK AÇIKLAMALARDA BULUNMAKTA

Anayasal bir kurum olan Diyanet İşleri Başkanlığı ve o kurumun başında bulunan Ali Erbaş, yaptığı açıklamalarla görevini kötüye kullanarak anayasal suç işlemekte olup, halkımızın hassasiyetleri üzerinden ülkemizde kaos yaratacak açıklamalarda bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı tarafından geçen yıl yapılan açıklamada, Ayasofya’nın ibadete açılması konusunda “bu oyunlara gelmeyelim, bunların hepsi tezgah” dediği hafızalarımızda tazeliğini korumaktadır. Bu açıklamaya rağmen, Diyanet İşleri Başkanının açılış konuşmasıyla, bir yıl sonra Ayasofya büyük bir gösterişle ibadete açılarak; Cumhuriyete, Kurucu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e ve devrimlerine meydan okunmuştur. Anayasamızın 10. Maddesinde herkesin dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşit olduğu düzenlenmiştir. Diyanet İşleri Başkanlığının hutbelerinde, Ceza Kanunu’nun 122. maddesinde yer alan nefret ve ayrımcılık suçunu teşkil eder.

ATATÜRK CUHURİYETİ LAİK, DEMOKRATİK, SOSYAL HUKUK DEVLETİ OLARAK TANIMLANMIŞTIR

Atatürk Cumhuriyeti, laik, demokratik sosyal hukuk devleti olarak tanımlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 4. maddesinde değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek maddelerden biri de cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmasıdır. Devletle kendisini ve diyaneti özdeşleştiren ne Cumhurbaşkanı ne de Diyanet İşleri Başkanı Anayasanın üzerindedir. Her kurum ve kuruluş eleştirilebilir, Diyanet İşleri Başkanlığı da bundan azade değildir. Diyanet İşleri Başkanlığı’na yöneltilen eleştirileri İslam düşmanlığı olarak lanse etmek, olsa olsa onun ideolojik işlevini örtmek, halkın bir kesimini Diyaneti eleştirenlere karşı kin ve düşmanlığa sevk etmek, yeni Çorum’lara, Maraş’lara davetiye çıkarmaktır.

DEVLET TÜM İNANÇLARA EŞİT MESAFEDE VE TARAFSIZ OLMAK ZORUNDADIR

Diyanet İşleri Başkanlığı bugün açıkça iktidarın politikalarını meşrulaştırmak için çalışan bir fetva kurumu niteliğindedir; kutsallaştırılarak her tür eleştiriden azade kılınmak, bir tür dokunulmazlık zırhına büründürülmek istenmektedir. Devlet, tüm inançlara eşit mesafede ve tarafsız olmak zorundadır. Toplumu oluşturan bağlar, tek bir mezhebin egemenliğine dayalı bir din anlayışına dayanamaz. Toplumu oluşturan bağlar, seküler, akla dayalı, eşitliği, farklılıkların bir arada barış içinde yaşamasını esas alan bir temelle tanımlanabilir. Laiklik ilkesinin gereği budur ve ancak bu sayede inanç özgürlüğü güvence altına alınabilir. Hukukun, AKP politikalarını, Saray rejimini eleştiren, onun gibi düşünmeyenlere yönelik bir tehdit ve sindirme aracı olarak araçsallaştırılmasını kabul etmiyoruz. Kendisi dışında hiçbir görüşe ve eleştiriye tahammülü olmayan siyasal iktidar, hukuku, toplumun örgütlü kesimlerini zapturapt altına almaya yönelik bir sopa olarak kullanmaktan vazgeçmelidir. Başta siyasal iktidar olmak üzere tüm devlet kurumlarını ve yöneticilerini anayasaya, uluslararası sözleşmelere uymaya, hukukun üstünlüğüne saygı duymaya çağırıyoruz. Atatürk’e ve Cumhuriyetin değerlerine saldıran Diyanet İşleri Başkanını istifaya davet ediyoruz. Toplumun farklı kesimleri arasında kin, nefret ve düşmanlık yaratmayı, ayrımcılığı, toplumsal ilişkilerin tamamını dinselleştirmeyi esas alan yönetme anlayışına karşı insan haklarına saygılı, laik, demokratik bir hukuk devleti kurma mücadelesini yükselteceğiz.” Haber: Seçkin KIRARSLAN

Editör: Haber Merkezi