Ülkemizdeki mevcut tabloya bakıldığında; 2019 yılının ilk çeyreği itibariyle Türkiye’nin ihracatını sektörel bazda değerlendirdiğimizde en çok ihracat gerçekleştirilen sektör %16,2 pay ile motorlu kara taşıt ve römorklardır. Bu sektörü %10,2 pay ile ana metal sanayi takip etmekte olup ardından %9,1 pay ile makine ve teçhizat gelmektedir. 2019 yılının ilk çeyreği itibariyle ekonomik faaliyetlere göre ihracat gerçekleşen ilk üç sektör içerisinde en çok artış %10 ile makine ve teçhizat sektöründe gerçekleşmiş. İlk on sektör göz önüne alındığında ise en çok artış mobilya sektöründe sağlanmıştır. İlk on sektörün toplam ihracat içindeki payı ise %77 olarak gerçekleşmiştir. Aynı oran 2018 yılının ilk çeyreği itibariyle %79,2 idi.Gerçekte bu tablo Türkiye ekonomisinin ağırlıklı bir şekilde ithalata bağımlı olduğunu göstermektedir. Bu nedenle söz konusu bağımlılığın olabildiğince alt seviyeler çekilebilmesi için ithal ikamesi üretime mutlaka ağırlık vermek gerekmektedir.Bu kapsamda bu yıl içinde 30 Eylül’e kadar yüzde 30, daha sonra ise 10 puana kadar düşük oranda ek gümrük vergisi uygulanmasına dair Cumhurbaşkanlığı kararının uygulama aşamasında getirebileceği ek maliyet yükü bulunmaktadır.

                                 *       *        *

Ek Gümrük vergisi kapsamına alınan “İş makinesi, vinç, beton karıştırma ve pompa araçları, püskürtme alet ve makineleri, yiyecek ve içecek imal makineleri ve presler, paketleme ve ambalajlama makineleri, metal işleme makineleri, enjeksiyon makineleri, tarım makine ve aletleri, süt sağma makineleri, tel kesme işleme makineleri, kağıt işleme makineleri, kalender ve hadde makineleri, torna tezgahları ve aynaları, zımbalı kesme tezgahları, yassılaştırma tezgahları, delme tezgahları, taşlama tezgahları, lehim ve kaynak makineleri, otomatik satış makineleri, ciltleme makineleri, baskı makineleri, büro makineleri, hava ve sıvı pompaları, kompresörler, dikişli ve dikişsiz çelik borular, gemi zincirleri, demir çelikten teller ve kablolar, demir çelikten levha, depo-sarnıçlar, inşaat malzemesi, elektrik teçhizatı, elektrik izolatörleri, ateş tuğlası, mermer, granit, traverten, radyatörler, alüminyumdan teller ve kablolar, alüminyumdan şerit ve levhalar, alüminyum folyo, konveyörler, transmisyon kolonu, transmisyon milleri, elektrik akümülatörleri, ateşleme bujileri, dikiz aynaları, kornalar, fren balataları, krikolar, pnömatik aletler, kauçuk ve plastikten boru ve hortumlar, römorklar, gaz sıvı ve elektrik sayaçları, PVC kaplamaları ve levhalar, fişekler, fotokopi baskı ve yazı kağıtları, kontak lensler, camlar ve camdan eşyalar, şerit metreler, su ısıtıcıları, projeksiyon perdeleri, televizyon alıcı cihazları, hoparlörler, elektrikli işaret cihazları, basküller,

termometreler, vatka ve keçeler, yarı mamul deriler, tabi mantar

ve mantardan eşyaya kadar.”toplam 800 kalem için de bu ek vergilerin bir şekilde önümüzdeki aylara maliyet olarak o kalemlere giydirileceği çok açıktır. Bunun dışında ayrıca diğer girdi maliyetlerindeki oransal artışlar da dikkate alındığında önümüzdeki aylara isabet eden enflasyon artışlarının kümülatif tarzda beklenenden yüksek çıkması da kaçınılmaz olacaktır.

                                     *       *        *

Sonuç olarak, dahası özellikle aylık enflasyon oranı içinde ağırlıkları oldukça yüksek olan gıda maddelerindeki kümülatif yükselmelerle kur dalgalanmasından gelen etkiler de dikkate alındığında aylık enflasyon oranına şarjı da artış nispetinde yine aylık enflasyonu da olumsuz yönde etkileyecektir.TCMB’sınca   yayımlanan yılın ikinci enflasyon raporuna bakıldığında;yüzde 8,2 olan yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 7.4'e çekildi. Gerçekte bu oran oldukça iyimser bir rakam, ancak TCMB Başkanı Uysal’ın, toplam talep koşullarına ilişkin tahminleri oluştururken, yakın dönemde belli sektörlerde üretime ara verilmesi ve iş yerlerinin kapalı olması gibi arz yönlü unsurların etkisini de dikkate aldıklarını söylemesi enflasyon tahminindeki isabet şansını zedelediği de görülüyor. Halbuki 2020 yılı Mayıs ayı anket döneminde, katılımcıların 12 ay sonrasına ilişkin ihtimal tahminleri değerlendirildiğinde, TÜFE'nin ortalama olarak yüzde 26,3 ihtimalle yüzde 8,00- 8,99 aralığında, yüzde 32,3 ihtimalle yüzde 9,00 - 9,99 aralığında, yüzde 24,2 ihtimalle ise yüzde 10,00 - 10,99 aralığında artış göstereceği öngörülmesi  de olayın bir başka yönü.Diğer yönden de cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 6,93 TL iken, bu anket döneminde 7,02 TL'ye yükselirken,12 ay sonrası döviz kuru beklentisinin ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 7,11 TL ve 7,22 TL olarak gerçekleşmesiyle bu tahminin ne kadar isabetli olabileceğine dair bir kısım soru işaretleri de bulunmaktadır.